28 Aralık 2019 Cumartesi

HAFRİYAT NEDİR?/ Şahabettin küçükyazıcı

www.google.com
www.yandex.com.tr


TÜM BELEDİYELERDE ÖNDE GELEN SORUN: HAFRİYAT
"Bazı Büyükşehir Belediyelerimizin dikkatine"
HAFRİYAT NEDİR?
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

Büyükşehir yasasıyla birlikte gelişi güzel hafriyat dökülmesi yasaklanmıştır. Ancak, Büyükşehir Belediyesinin de döküm sahası belirleme zorunluluğu vardır.
Müteahhit, İnşaat Sahibi ve Hafriyatçıların  mağdur olmaması için bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Herkes hafriyatını, mutlaka Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen döküm sahasına dökmek zorundadır. Döküm sahası dışına hafriyat dökenlere Encümen Kararıyla büyük para cezaları uygulaması mümkün bulunmaktadır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli düzenlemeler yapıldığında, yıllık hafriyat gelirlerinin yirmi milyon liradan fazla olacağı hesaplanmaktadır.
Hafriyat Nedir?
Hafriyat denildiği zaman ilk olarak aklınıza inşaat kazısından çıkan taş, toprak, demir vs atıklar akla gelebilir. En yalın tanımıyla hafriyat, toprağı kazma ve taşıma işlemidir. Hafriyat, inşaat sektöründe yeni iş kolu haline gelmiştir. Toprak, taş veya kayalık zeminleri; kazma, taşıma, yumuşatma gibi işlemlerle şekillendirme işine Hafriyat adı verilir. Karayolu, baraj, demiryolu, madencilik ve bina inşaatı gibi projelerin önemli bir kısmı hafriyattır. Zamanımızda büyük hafriyatlar genellikle modern makina ve taşıtlarla yapılmaktadır. Kapsama giren uygulamalar; toprak kazma, kanal açma, yıkım, enkaz kaldırma vb. Ayrıca yıkın veya enkaz kaldırma uygulamaları sırasında ortaya çıkan yığınları taşımak da bir hafriyat işlemi sayılır.
  
Hafriyat Toprağının Tekrar Kullanılması ve Geri Kazanılması
Hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıklarının öncelikle kaynağında azaltılması, ayrı toplanması ve tekrar kullanılması geri kazanılması esastır.
Özellikle bitkisel toprağın ayrı toplanması ve park, bahçe, yeşil alan yapımında kullanılması esastır.  Katı atık depolama alanlarında örtü malzemesi olarak kullanıldığı gibi kimyasal özelliklerin uygun olması halinde çimento sanayiinde de kullanılabilecektir.
Bundan başka, meraların ıslahı, yamaç ve toprak kalınlığı yetersiz tarım alanlarının verimli hale getirilmesi konularında da başarılı sonuçlar alındığı bilinmektedir.
Bundan başka, çeşitli geri kazanım tesisleri kurulması da mümkündür.

Hafriyat şirketleri nasıl çalışır? 
Hafriyat şirketleri kazı, enkaz kaldırma, yıkım, inşaat gibi işler üzerinde çalışırlar. Projelendirme yaparak işe başlayan bu şirketler daha sonra fay durumu analizi, taş yapısının incelenmesi ve toprağın yapısı gibi uygulamaları gerçekleştirirler. 
Hafriyat şirketlerinin bütün faaliyetleri Büyükşehir Belediyesi yetkili organları tarafından yakından izlenir ve denetlenir.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ATIK A.Ş.
Büyük şehirlerin, gizli ve büyük bir problemi olan hafriyat kirliliğini, kesin çözüme ulaştırmak amacıyla depolama alanları, geri dönüşüm tesisleri ve ıslah projelerini kapsayan çalışmalar yapılmaktadır. Başta, İstanbul olmak üzere ülkemiz genelinde inşaat yıkıntı atığı toplama, inşaat yıkıntı atıkları geri kazanım tesisleri ve hafriyat depolama tesislerinin işletilmesi, maksadıyla atık şirketleri kurulmuş ve faaliyettedir. Bunların en belli başlısı olan İSTAÇ A.Ş. model alınmak suretiyle,  Büyükşehir Belediyeler  bünyesinde atık şirketi kurulmasına çalışılmıştır.


UYGULAMADAN ÖRNEK;

Numan Aksakal 
-
 DENETİM ELEMANLARI (Müfettişler, Denetçiler, Kontrolörler)

Spor Kulübü yolsuzlukları...
Türkiye’de profesyonel yolsuzluk kamu kurumlarının, şirketlerinin spor kulüpleri, dernekleri, yurtdışı iştirakleri, fonları üzerinden yapılır. Bunların ortak özelliği, nerdeyse hiç denetlenmemeleridir. Birçok örneğe bizzat şahit olduğum için, benim gördüğüm sistemlerin nasıl çalıştığını spor kulübü örneğinden özetle anlatayım. Başka yöntemler illaki vardır. Milletimiz bu konuda çok zeki.
Spor kulüplerinin çoğu dernek statüsündedirler ve bunların denetimleri neredeyse yoktur. Dolayısıyla sporsever yönetici veya onların adamları bir spor kulübü kurarlar. Bu kulübü ilgili kamu kuruluşu sahiplenir. Dolayısıyla kamu kuruluşunun buraya finansman sağlaması makul hale getirilir. Para desteği doğrudan bağış şeklinde olabileceği gibi, çoğunlukla kamu kuruluşunun para kazandıran işlerinden birinin kulübe verilmesi şeklinde de olabilir. Hatta öyle ki kimi zaman aslında verilen işin tamamını kamu kuruluşu kendi personeli eliyle yapar. Ama olsun parayı yine destek amacıyla kulübe verir.
Spor Kulübünden para nasıl çıkarılır?
1. Yöntem “basit yöntem”
Spor kulübü, örneğin eğitime destek için yöneticilerin çocuklarına ABD’de okusun diye burs verir. Tüm masraflarını karşılar. Harçlıklarını dolu dolu verir.
Spor kulübü ilgili kuruluş yöneticilerine yaptıkları katkılara teşekkür için onlara yurtdışında rüya tatiller hediye eder. Trafik cezalarını öder. Sauna, masaj ücretlerini öder, vs. . Burada “masaj”... evet tahmin ettiğiniz gibi.... yani adam devletin parasıyla....
2. Yöntem “profesyonel yöntem” (Hem çalışıyor hem çalıyor yöntemi)
Kamu kuruluşunun finansal destek olsun diye spor kulübüne vermiş olduğu çok para kazandıran işi spor kulübü kendisi bizzat yapmaz. Dernek olduğu için ihale yapmak zorunda da değildir. Bunu çok düşük bir kazançla yöneticilerle irtibatlı olan firmalara verir. İşi alan asıl firma bu hayırlı işe vesile oldukları için kazancını hayırsever, sporsever yöneticilerle paylaşır. Bunun da en yaygın yöntemlerinden biri “Otopark İşletmeciliği”ydi. Ama şimdi literatüre “Hafriyat” işi de girdi. Örneğin Kamu kuruluşu şehrin en merkezindeki boş yerini spor kulübüne işletmesi için verir. Spor kulübü bunu aylık 40 bin TL’ye bir firmaya verir. Firma diyelim aylık 15 milyon TL kazanır. Spor Kulübü kamu kuruluşuna gelirini 40 bin TL gösterir ve bu işi yapmasından dolayı işletme ücreti olarak aylık 10 bin TL alır. Gerisini kamu kuruluşuna verir. Kamu kuruluşu 30 bin kazanır. Firma ise kazandığı 15 milyon TL’yi hayır sahibi yöneticilerle paylaşır. Kazan-kazan... ya da kazan kazan götürme işi... Millet ne yapar? Millet de spor kulübüne destek olsun diye maçları izlemeye gider ve tezahürat yapar. Kulübün başarılarıyla sevinir

27 Aralık 2019 Cuma

İşsizlik




www.google.com



İŞSİZLİK

www.gazeteistanbul.net


Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

TÜİK verileri, Türkiye’de işsizliğin artmaya devam ettiğini ve ülkenin en temel sorunun işsizlik olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
İstihdamı teşvik programlarına ve bu programlar kapsamında sağlanan mali desteklere rağmen işsizlik oranının artıyor olması, sorunun kısa sürede çözümünün zor olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Verilerin detayında Ülkemiz adına endişelenecek sonuçlar bulunmaktadır. İşsizliğin   genele yayılmış olması yanında, özellikle genç nüfus açısından tehlikeli boyutlarda olduğu görülmektedir.
TÜİK’e göre genç işsizlerin oranı yaklaşık yüzde yirmilere ulaşma eğilimindedir. Bir başka gösterge “BOŞTA GEZEN”  genç nüfus oranıdır. Yani, bu gençler ne eğitim kurumlarındadır, ne de bir işte çalışmaktadır”. Bu şekilde işsizlik oranı ise yüzde 50’nin üzerindedir.
Yani, ülkede gençlerin yarısından fazlası ne çalışıyor ne de eğitime devam ediyor; umutsuzca boşta geziyor.
Resmi işsiz sayısının 4,6 milyon  olarak açıklandığı, buna  2 milyon 354 bin “iş aramayıp, çalışmaya hazır olanları” da eklediğimizde Türkiye’deki işsiz sayısı, yaklaşık 7 milyon olarak hesaplanmaktadır.
Mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre ise işsizlik oranı %14,3 ile tarihi seviyelerine ulaşmıştır.
Belirsizliğin arttığı bir dönemde ekonomik karar almak da güçleşeceği için önümüzdeki dönemde istihdamın artmasına imkân verecek üretim artışının olması ve bunu destekleyecek yatırımların yapılması da zor görünüyor. Bunun üzerine uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmeleri koyduğumuz zaman, ekonomik olarak işlerin düzelme göstereceğini söylemek mümkün görülmemektedir.
Bu konuda, CHP grubu tarafından da bir rapor hazırlanmış bulunmaktadır.
Raporda özetle; “2004 yılında 97 bin 545 olan üniversite mezunu işsiz sayısının 2019 yılında 1 milyon 340 bine yükseldiği, Türkiye’de ne çalışan ne de okuyan 6 milyon gencin kayıp nesil olarak yetiştiği vurgulanmakta, şu değerlendirmelerde bulunulmaktadır:
* Her 100 üniversite mezunundan 26’sı işsiz. Bu oran nüfus artışı, üniversite mezunu artışı ve iş alanlarının daralmasıyla birlikte katlanarak yükseliyor.
* İŞKUR verilerine göre, 2004 yılında 97 bin 545 olan üniversite mezunu işsiz sayısı 2019 yılında 1 milyon 340 bine ulaştı. Üniversite mezunu işsiz sayısı son 15 yılda 10 katın üzerinde bir artış gösterdi. Aynı dönemde lise mezunu işsizlerin oranı yüzde 47’den yüzde 25’e düştü. Bu veriler, üniversite eğitiminin ‘işsizliği ertelediği’ gerçeğini ortaya koydu.
* 2002’de 7.5 milyon kişi tarım kesiminde faaliyet gösterirken 2018’de 4.9 milyona düştü. Her yıl ortalama 150 bin kişi tarımdan kopuyor.
* 10 yıl öncesine kadar çiftçilik yapanların yaş ortalaması 35-40 idi. SGK ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 50’ye çıktı.
* 15-29 yaş aralığındaki  20 milyon insanın 5.5 milyonu öğrenci, 6 milyonu çalışıyor, 2.5 milyonu hem çalışıyor hem okuyor, 6 milyonu ne çalışıyor ne okuyor.
* Okula devamsızlıkta 53 ülkenin eğitim istatistikleri karşılaştırıldığında Türkiye altıncı sırada yer alıyor.
* 8-34 yaş arasındaki gençlerle yapılan kamuoyu araştırmalarında, “Yurtdışında yaşamak ister misiniz” sorusuna ‘Evet’ yanıtı verenlerin oranı yüzde 70 ile yüzde 90 arasında değişiyor.” 
Denilmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi açıklanan bütün programlara ve yapılan faiz indirimlerine rağmen bir toparlanma sürecine girememiştir. Türkiye ekonomisinin 2019 yılında küçülmeye devam edeceği tahmin edilmekte,  takip eden yıllarda hedeflenen %5’lik büyüme hedeflerini tutturulması da zor görünmektedir.  
Bu nedenle işsizlik ülkenin en temel sorunu olmaya devam edecektir

25 Aralık 2019 Çarşamba

KANAL İSTANBUL 2


www.yandex.com.tr
www.google.com
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
Kanal İstanbul ile ilgili olarak iki aydır, çeşitli vesilelerle yazdığımız gerçekleri ulusal basın bir haftadır etraflıca yansıtmaktadır.
Buna rağmen,görünmeyen bir el Kanal için ısrarı sürdürmeye çalışmakta, projelerinin gelir getireceğini ileri sürmektedir.
Oysa asıl gelir Montrö'dedir.
Kanal projesi, risk taşıdığı gibi, uygulanabilirliği bilinmemekte, hatta bize göre şüphelidir.
ŞK

MARMARA SU YOLU 


SAVBOĞAZLAR GELİR SAĞLAMIYOR,KANAL İSTANUL GELİR GETİRECEK.

BİZE GÖRE GERÇEKMONTRÖ sanıldığından çok daha iyi, Türkiye yararına bir anlaşmadır. Montrö sözleşmesine göre Türk boğazlarından geçen her gemi  ton başına 0,17 gr altın karşılığı ücret ödemek zorundadır.

Kamu oyu, “Boğazlardan geçen gemilerden ücret, vergi ya da harç alınmayacağı” şeklinde  yanlış  bilgiye sahiptir.

Atatürk’ün  Cumhurbaşkanlığı döneminde 1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi'ne göre, Boğazlar'dan geçecek gemilerden Türkiye,  sıhhi kontrol, fener ve tahliye hizmetleri için ton başına vergi ve harç almaktadır.

Montrö Sözleşmesine göre vergi ve harçların miktarı Altın Frank üzerinden belirlenmiştir ve toplamda Net Tonaj başına 0,595 Altın Frank'tır.

Altın Frank, "Franc Germinal" ya da "Napolyon Altını", Napolyon tarafından 1805'te dolaşıma sokulmuş ve 1920 yılında Milletler Cemiyetince de hesap birimi olarak kabul edilmiş 0,290 gram saf altın içeren bir para birimidir1936'da imzalanan Montrö Anlaşmasına göre Türkiye, boğazlardan geçen her bir gemiden net ton başına 0,17 gram çil çil altın verg i alma hakkına sahip bulunduğu anlaşma metninden anlaşılmaktadır.

Ancak; Boğazlardan geçiş ücretlerinin,  sözleşmenin imzalanmasını takip eden 46 yıl boyunca Altın Frank üzerinden alındığı, 1983 yılından beri ise Montrö Anlaşmasının açık hükmüne rağmen bu vergilerin alınmadığı ileri sürülmektedir.

Anlaşma hükümleri ne göre; 15.000 Net Tonluk bir gemi için yaklaşık 110.000 $ geçiş ücreti alınması gerekmektedir. Boğazlardan 2018 yılında yaklaşık toplam 85.000 gemi ve 1,3 milyar ton yük geçtiği dikkate alınırsa, alınacak toplam verginin çok büyük bir meblağa karşılık geleceği hesaplanmaktadır. 

Bu Montrö Anlaşması ile Türkiye’ye verilmiş  bir haktır,

Kanal İstanbul için yapılacak onca yatırım karşılığında, sonucun ne olacağını ise kimsenin tam olarak tahmin edemediğini düşünüyoruz.

Kanal İstanbul Projesi’nin yeniden değerlendirilmesi talimatıyla, büyük bir siyasi kazanım de elde edilmiş olacaktır

Bize göre esasen, Montrö İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizini kapsamaktadır. Kanal İstanbul Projesinin gerçekleşmesi halinde de, Montrö yürürlükte kaldığı sürece, ABD Savaş Gemileri anlaşma hükümlerinden bağımsız olarak Karadeniz’e geçemeyecekler, Montrö hükümleri uyarınca da Çanakkale Boğazından geçen gemilerden Türkiye’nin vergi alma hakkı devam edecektir. Aksi halde Kanal’ın KARADENİZ – EGE  hattında açılması gerekecektir.

.(NOT 1: Altın Frank artık tedavülde olmadığı için boğazlardan geçen gemilerden ton başına 0,595 Altın Frank harcın karşılığı yeni bir hesap yöntemi ile belirlenmelidir. Altın Frank'tan maksat zaten altın paranın içindeki saf altın miktarıdır, yapılacak iş sadece bir Altın Frank'ın içindeki saf altın miktarı olan 0,29 gr altının değerini geminin geçtiği tarihteki 24 ayar saf altın fiyatına göre Türk Lirası olarak almaktır. Bu manada Altın Frank'ın Cumhuriyet Altını'ndan hiç bir farkı yoktur. Alınması gereken ücreti Altın Frank'ın içerdiği 24 ayar saf altın üzerinden hesaplarsak net ton başına 0,17 gram 24 ayar, saf altın karşılığı ücret alınacak demektir.”)
(NOT 2: 3 milyar ton yük, 0,17 gr üzerinden 220 ton altın yapar, 220 ton altın ise 9 milyar dolar )

21 Aralık 2019 Cumartesi

Sarıkamış Şehitleri/şahabettin küçükyazıcı

www.google.com





Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
SARIKAŞ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ
NURLAR İÇİNDE YATSINLAR
ŞK


SARIKAMIŞ HAREKATI NEDİR?
1914 yılının Kasım ayında Azap ve Köprüköy, Rus orduları tarafından saldırıya uğradı. Ancak saldırıyı 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa püskürtmüş ve Rus ordusunu dağıtmıştır.
Harekatın amacı, dağılan Rus ordusunu tamamen yok edip, Bakü petrollerine ulaşmak ve Alman İmparatorluğu'nun sanayi ihtiyacını karşılamaktı. Aynı zamanda 1877 yılındaki 93 Harbi'ni Osmanlı İmparatorluğu'nu kaybetmiş ve Batum, Sarıkamış, Kars, Ardahan ve Artvin Ruslara verilmişti.
Toprakları geri almak amacıyla 1914 yılında dönemin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, 19 Aralık tarihinde harekat kararı verdi.
başarıyla geçen taarruz sonrasında olumsuz hava koşulları nedeniyle seyrini değiştirdi. Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 60 bin Osmanlı askeri donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklardan dolayı hayatını kaybetti. Bu harekatta Ruslar da 32 bin askerini kaybetti.

Şahabettin Küçükyazıcı/ADALALRDA ULAŞIM


www.yandex.com.tr
www.google.com



ADALARDA ULAŞIM
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
ADALAR BELEDİYESİ BEŞ YIL ÖNCE ÖNERMİŞ
Adalar Belediyesi, fayton olayına çözüm bulmak için çok çalışmış. Hatta Haluk Şahin isimli bir girişimci bu amaçla ELEKTRİKLE ÇALIŞAN FAYTON getirmiş, ancak bürokrasi aşılamamış.
Haluk Şahin, “elektriksiz fayton” üretme hayalinin peşine nasıl düştüğünü anlatıyor: “Adalar’a ‘elektrikli bir mini otobüs’ getirdim. ‘Adadaki taşıma sıkıntısını ancak bunlar çözer’ dedim. Başlangıçta Adalar Belediye Başkanlığı sıcak yaklaştı. ‘Getir bir tane, bakalım’ dediler. Ben de aracı Güney Kore’den ithal ettim. Ada’da yetkililerle bu araçla dolaştık. Ama sonra çatlak sesler çıkınca iş yattı. Bir süre sonra da, bir yetkili çıkıp ‘Onu yapacağına elektrikli fayton yapamaz mısın?’ dedi. Ben de ‘Tamam’ deyip bu tasarımı ortaya çıkardım.” Şahin, üç yıllık bir çalışma sonucunda, “elektrikli faytonu” üretmiş ama Adalar Belediyesi araçları almaktan vazgeçince büyük bir hayal kırıklığına uğramış: “CNR fuarında ‘Elektrikli Faytonu’mu sergileyince, Ada sakinleri gelip elimi sıktılar. ‘Bu aracı mutlaka adada görmek istiyoruz’ dediler. Ada halkı artık “atlı faytonları” istemiyor. Pisliğinden bıkmışlar. Ama ben maalesef Ada’daki bürokrasiyi geçemedim. Belediye Başkanı’na gittiğimde, ‘Sezon bitti; artık düşünmüyoruz’ dedi. Çünkü Adalar’da büyük bir rant oluşmuş. Bir faytonun durak parası 150 bin YTL. 125 tane de fayton var. Şimdi o ranttan çıkıp da 19 bin TL’ye bizim elektrikli faytonları almaları çok zor. Demek ki, oy kaygısı da var. 250 faytoncu, aileleriyle beraber 1000 kişi ediyor. Başbakan da gelip onlara ‘Buradan sizi kimse çıkaramaz’ demiş. Büyükşehir Belediyesi oraya 8 trilyonluk bir ahır yardımı yapmış. Ama ahırın durumu da rezalet. Bir görseniz, kimse atını diğerinden ayırıp da bulamıyor bile...” 
MEVCUT DURUM
Adalar'daki at ahırları 2008 yılında işletmeye açıldığı ifade edilen, yaklaşık 20 bin metrekare alanda at ve fayton park işletmeciliği yapıldığı ifade edilmektedir.. İSTAÇ AŞ ile birlikte at gübrelerinin atılması sağlanıyor. 
Adalarda toplam fayton kapasitesi 140 iken, 226 fayton hizmet veriyor. Bir giriş kontrol kulübesi, 80 yatak kapasiteli bir seyis evi, kullanılmayan bir sosyal tesis binası, 14 blok (at ahır) olmak üzere 17 yerleşke bulunuyor. 
Burada ayrıca bir alan sorumlusu 2 personel görev yapıyor. 
ELEKTRİKLİ TİCARİ ARAÇ:
47 yaşındaki Haluk Şahin, İTÜ Makine Mühendisliği’nden mezun. Eskiden profesyonel voleybol oynamış. Hatta 1988-90 yılları arasında Milli Takım forması giymiş. Sporu bıraktıktan sonra “Vakumlu yol süpürge makineleri” üzerine ihtisas yapmış ve elektrikli golf arabası ithalatında bulunmuş. Bir fuarda girdiği iddia uğruna, sadece yapabileceğini kanıtlamak için dünyanın ilk “elektrikli faytonu”nu üretmiş. Sektörde 35 yıllık deneyime sahip olan Şahin’in geliştirdiği “atsız fayton”, üç yıllık bir AR-GE çalışmasının ürünü. Araç, 4 saatlik şarjla, 80 km. mesafe gidebiliyor. Tasarımıyla ve içindeki eşyalarıyla Adalar’daki “nostaljik” faytonları aratmayan aracın saatteki hızı ise 50 km... 
Atlı faytonla, elektrikli faytonu maliyet açısından kıyaslamasını istediğimizde, Haluk Şahin ilginç bir tablo çıkarıyor ortaya: “Atların iaşesi, veteriner hizmetleri zor. Bir atı faytona koşmak 1 saatini alır, koşumlarını tak, koşumlarını çıkart, uzun iş... Bunların veteriner  bakımları da çok daha pahalı. Ata bir sancı iğnesi yapıyorlar, maliyeti 225 milyon. Faytoncular da bu parayı veremiyor. Çünkü bütçeleri yok. Her at 2-3 milyar lira değerinde. Beş yıl sonra bu atlar ölüyor. Ölülerini oraya mı gömüyorlar, denize mi atıyorlar, belli değil. Atık olarak denize gittiğini söyleyenler de var. Faytoncunun bir faytonu koşabilmesi için en az 8 atının olması lazım. Bu atların da her iki- üç saatte bir değiştirilmesi  lazım. Atların artık yorgunluktan diz kapakları soyulmuş. Hayvanların dili yok ki şikayet etsin. Aslında faytoncular da istiyorlardı. ‘Bir kooperatif kuralım’ dediler. Ama arkası gelmedi...”

ELEKTRİKLİ FAYTON, 2 TL’YE 80 KM. HIZLA GİDİYOR 
Haluk Şahin, aracı geliştirmek için Denizlili fayton ustası Metin Demir’le çizimler yapmış. Sonunda yüzde 45 rampa çıkabilen ve 6 kişilik bir “elektrikli fayton” aracı icat edilmiş. Şahin, toplam 160 parçadan oluşan elektrikli faytonun teknik özelliklerini şöyle anlatıyor: “Aracı 4 saat şarj ettiğinizde 80 km. yol gidebiliyor. 80 kilometrelik yolun elektrik maliyeti 2 YTL... Araca şişme lastikler koyarak lastiklerin çapını küçülttük. Amaç esnek olması ve rampa çıkmasıydı. Elektromanyetik diferansiyel koyduk. Böylece, ayağınızı gazdan aldığınızda, aynı otomobillerdeki gibi ‘kompresör’ yapabiliyor. Elektrikli faytonun bir ileri, bir de geri vitesi var. Bir pedal gaz, diğer pedal da fren işlevi görüyor. Otomobillerden farklı olarak, frenin bulunduğu pedal, aynı zamanda el freni işlevi görüyor. Elektrikli faytonun satış fiyatı 19 bin 500 dolar. 35 iş gününde teslim ediyoruz.” 
 adalarda elektrikli fayton ile ilgili görsel sonucu
DÜNYADA DURUM: NEWYORK ÖRNEĞİ
Nostaljinin korunması için, Newyork örneğinin de Adalara uyarlanması mümkündür.
Atlara kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle hayvan severlerin eleştirdiği Adalar’daki faytonlar  konusunda uzun zamandır araştırmalar yürüten isimlerden Kınalı Platformu Sözcüsü Nurhan Çetinkaya’nın önerisi ise Adalar için New York modelinin uygulanması. Faytonların belediye sorumluluğunda hizmet vermeye başladığı günden bu yana sorun yaşandığını belirten Çetinkaya, dünyanın önemli merkezlerinde NewYork’ta da atlı faytonların şehir nostaljisinin baş aktörü olarak görev yaptığını ancak belli düzenlemeler bulunduğunu anlatıyor. 68 faytonun olduğu Newyork’ta fayton plakasının 600 bin dolar olduğunu kaydeden Çetinkaya, “Plakanın azlığı ve hizmetin belli bir standartta olması fiyatları bu derece yükseltiyor” dedi.
YANGIN SONRASINDA DURUM:
Esas itibariyle, Büyükşehir mevzuatı çerçevesinde ulaşım hizmetleri Büyükşehir Belediyesi yetki ve sorumluluğunda bulunmaktadır.
Adalarda yıllardır ulaşım atlar tarafından çekilen fayton adı verilen araçlarla sağlanmakta olup, bu sistem kendi içinde pek çok sorunu da barındırmaktadır.
Zaman zaman gündeme geldiği gibi, geçen haftaki yangın onunda, Sayın Erdoğan'ın da “Atları özgürlüğüne kavuşturacağız" açıklamasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adalar'da toplu taşımanın elektrikli araçlarla yapılması için karar almış olduğu öğrenilmiştir.
Belediyeden yetkililerinden öğrenildiğine göre, öncelikle Kınalıada'da olmak üzere; her biri en fazla 12 kişilik olmak üzere elektrikli araçla toplu taşımacılığın yapılması amaçlanıyor.
İlk araç önümüzdeki günlerde hizmet vermeye başlayacak. Yolculuk ücretleri, İstanbul kart ile entegre olacak. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile işletmesi İspark AŞ tarafından yapılacak. Bu uygulama test edildikten sonra zamanla tüm Adalar'daki toplu taşıma hizmetinin, elektrikli araçlarla yapılması planlanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar'da faytonların yerine hizmet verecek elektrikli araçların fotoğraflarını kamuoyuyla paylaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından yazlık ve kışlık olarak tasarlanan, yanları açık sarı renkli elektrikli araçlara aynı anda 12 kişi binebilecek. Öte yandan tamamen kapalı olan mavi renkli araçlarla ise 16 yolcu taşınacağı ifade edilmektedir.
Atlara eziyet olmasın diye elektrikle çalışan  ama modern değil nostaljik bir görünümlü atsız klasik faytonu (Fayoto)15 yıl önce Haluk Şahin tarafından icat edlimişti.Elektrikli fayton, 1 şarjla 6 saat gidebiliyor. Atlı faytonun çıkamadığı dik yokuşlarda rahatlıkla yol alabiliyor.
FAYTONCULAR ELEKTRİKLİ FAYTONA TEPKİLİ
Faytoncular Odası Başkanı ise hayvan hakları savunucularını hedef aldı. 
Faytoncular Odası Başkanı Hıdır Ünal,  kararın ardından hayvan hakları savunucularını hedef alan bir açıklama yaptı. Ünal, “Faytonlar kaldırılırsa o atları da özgür ortama salınmasını isteyen hayvan severlere teslim edeceğiz herhalde. Bu atları ne yapacaklarsa onlar düşünsün. Uygularsa da kabul edebileceğimiz bir durum değil. Bu duruma ancak hayvan severler sevinir.”
Faytoncular Odası Başkanı Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ortada bir bilgi kirliliğinin dolaştığını, bu işi bu noktaya hayvan hakları savunucularının getirdiğini iddia etti: “Onların yaptığı haberlerin tamamı baştan sona yanlış. Yılda 600, 700 atın öldüğünü iddia etmişler. Biz zaten bin atla iş yapıyoruz. 700 at ölürse, fayton başına bir at düşer. Biz günde 6 atla çalışıyoruz. Hikayenin gerçeği o değil. Biz inanıyoruz ve güveniyoruz ki Cumhurbaşkanı bizi mağdur etmeyecektir.” 
ADA'DA FAYTONUN DIŞINDA BİR ŞEY YOKMUŞ
Adalar'daki 277 faytoncunun, elektrikli faytonlarda istihdam edilebileceği yorumlarını değerlendiren Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu düşünceye sıcak bakmıyorum çünkü bu sürdürülebilir bir proje değil. İnsanlar meseleye, 'Adada çok büyük bir yoğunluk var, bunları atların çekmesi yerine akülü veya elektrikli faytonlar çeksin' diye düz mantıkla bakıyor. Buraya gelen insanların tamamı atlı fayton için geliyor. Akülü fayton dünyanın her yerinde var. İnsanlar buna ilgi duymuyor. Dolayısıyla Adalar'ın ekonomisi de alt üst olacaktır. Adanın tek ekonomisi, fayton ekonomisinden geçiyor. Adada fayton olmazsa, adanın yoğunluğu zaten olmayacak. O zaman kimi taşıyacaklar ki. Adalar'da faytonun dışında ne var. Fayton kalkınca insanlar adaya niye gelsin? O nedenle ada esnafı da mağdur olacak. Diyen Oda Başkanı, ayrıca Adada binin üzerinde at bulunduğunu, elektrikli araçlarla ulaşım sağlanması halinde bunları hayvan severlere teslim edeceklerini söylemiştir.
  adalarda elektrikli fayton ile ilgili görsel sonucu
NOSTALJİ İÇİN BAŞKA BİR ÖNERİ
Bu araçların kullanılmaya başlamasından sonra da, Adalarda at görmek isteyenler için, binek hayvanı olarak atların bulundurulması ile ilgili bir organizasyon yapılabilir.
Moskova ziyaretimizde, Arbat sokağında bu amaçla atlar bulunduğu görülmüştür
    adalarda elektrikli fayton ile ilgili görsel sonucu

FAYTONCULAR DİRENİŞTE.

faytoncular direnişte

Şahabetin KÜÇÜKYAZICI 

İSTANBUL BELEDİYESİ ADALAR'DA ELEKTRİKLİ FAYTON
ÇALIŞTIRMA KARARI ALINCA, FAYTONCULAR BUNA KARŞI ÇIKIYORLARMIŞ.
AKLIMIZA GELDİ:
ŞEHİR HATLARI GEMİLERİ İÇİN BOĞAZ'DA İSKELELER YAPILIRKEN, UMUM SANDALCILAR CEMİYETİ BİR DİZİ EYLEMLERDE BULUNMUŞ, GECELERİ İSKELE İNŞAATLARINA ZARAR VERMİŞ , GEMİLER ÇALIŞMAYA BAŞLAYINCA DA YOLCULARI TAŞLAMIŞTIR. YILLAR BOYU GEMİLERDE SİLAHLI JANDARMA SEFER SIRASINDA NÖBET TUTMUŞTUR

17 Aralık 2019 Salı

Lise yılları

lise yıllarıŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI /Lise anıları

Görüntünün olası içeriği: 39 kişi