yandex.com
ANILARIM – 23
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
İSTANBUL- ÇORUM
İstanbul’da
hem Annem, Kardeşlerim vardı, hem de evimizi boşaltmamıştık. Lojman için
gerekli eşyaları taşımakla yetinmiştik. Küçükçekmece’de kendi evimizde kalıyordum.
Personel servisi vardı. Okulların kapanmasına iki ay vardı. Hafta sonları
Eskişehir’e gidiyordum. Bu arada Teftiş
Kurulu Başkanlığına da Ahmet Bıçakçı üstadımız tayin olmuştu. Sevdiğimiz, ilkeli
birisi olduğu için Kurul’da herkes tarafından sevilir sayılırdı. Yaz programları bitmek üzere idi. Bu nedenle
kış dönemi için teftiş programı alacaktım. Bu arada inceleme ve soruşturma
yapıyordum.
Türkiye
1994 yılına da ekonomik krizle girmişti. Sermaye çıkışları devam ediyor,
dışarda bizi de ilgilendiren Bosna ve Karabağ sorunu derinleşiyordu. Başbakan
Çiller, ekonomi kurmaylarının tamamını yenilemişti. Bu içerde kısmen rahatlama
sağlamış olsa da uzun vadeli düzelme gözlenmiyordu. Dolar kurunda yükselmenin
önüne geçmek için yüksek faizli hazine bonosu ihracı bir miktar sıcak para
girişi sağlamış olsa da krizin atlatılmasına yeterli olmadı. Çünkü, yerel
seçimler nedeniyle ekonomik önlemler sürdürülemedi. Yerel seçimlerde siyasal
dengeler değişmedi. DYP, %25, anavatan %22, Hoca, %9, SHP,% 28, Ecevit % 9,
Baykan % 5 oy almışlardı.
Okullar
kapanır kapanmaz, Altınser’in Bakırköy Verem Savaş’a nakli ile birlikte
İstanbul’a taşındık. Güneş için de Bahçelievler’de bulunun Andan Menderes
Anadolu Lisesini tercih ettik. Evimize uzaktı. Ancak, İstanbul’da çocukların
hepsi servislerde zaman kaybetmekten kurtulamıyorlardı. Artık Orta Okul 2.
Sınıf öğrencisi olmuştu.
Eskişehir’den
eşyalarımız İstanbul’a taşıdıktan sonra,1994 yaz programı olan, Çorum Başmüdürlüğünün teftişi için İstanbul’dan ayrıldım. Çorum’da
İstanbul’da görev yaptığı için yakın tanıdığım bir arkadaşımız vardı. Çalışkan,
mevzuata hakim bir arkadaştı. İşle ilgili sorunla karşılaşmadım. İş saatleri
dışında çoğu kez diğer daire müdürlerinin de devam ettiği memur lokallerinde
zaman geçirdik. Başmüdür diğer daire müdürleri tarafından da seviliyordu.
Çorumspor yönetim kuruluna Vali tarafından seçtirilmişti. Çimento Fabrikası
konuk evinde kalıyordum. Doğup büyüdüğüm yöreler olduğu için akraba ve dost
ziyaretlerim de oluyordu. Bu turnede daha önce fırsat bulup inceleme olanağı
bulamadığım tarihi Sümer kalıntılarını ziyaret imkanı buldum. Çok etkilendim.
İstanbul’a
döndüğümde Genel Müdürlük yönetiminde,
yeniden yapılanma sonrası değişiklikler devam ediyordu. Eski Sigara
Sanayi Müessese Müdürü Muzaffer Arısoy üstadımız, Teftiş Kurulu Başkanlığından
sonra Genel Müdür Yardımcısı olmuş, Alkollü İçkiler Müessesi Müdürlüğünden
sorumluydu. Genel Müdürün Müesseseler bünyesinde teftiş kökenli yöneticiler
bulundurmak prensip kararı olduğunu, beni de Alkollü İçkiler için düşündüğün
anlattı. Müfettişliği severek yapıyordum. Ancak, belirli bir yaştan sonra
yönetici olarak çalışmak da çekici geliyordu. Üstat ”
Müessese Müdürlüğü için iki seçenek olduğunu, ben hangisi ile çalışmak istersem
Genel Müdürün onu Yönetime sunacağını söylemişti. Normal koşullarda
Müdür olarak atanmam da mümkündü. Fakat o günün dengeleri bunu gerektirmiş
olmalıydı. Söz konusu seçeneklerden ikisi de aynı dönemde Fabrika Müdürü olarak
birlikte çalıştığımız arkadaşlardı. Her ikisini de Müfettişlik yıllarımda
teftiş etmiş yakından tanıyordum. İzmir
Fabrikası Müdürünün ismini verdim. Yönetimden de onun ataması benimle birlikte
çıktı. Bu benim, meslek yaşamımda yaptığım önemli hatalardın biri oldu.
Yıllar
sonra dahi tam olarak nedeni konusunda konuşmadığım bir tepki göstermişti, İzmir Şarap Fabrikası
Müdürü. Göreve başlamak için İstanbul’a gelmek konusunda nazlanıyordu. Nedeni
ile ilgili olarak sinsi bir çalışma yürütüyordu. Resmen bir açıklama yaptığını
duymamakla birlikte, benim Müessese Müdür Yardımcısı olarak atanmamdan rahatsız
olduğu söyleniyordu. Oysa, Genel Müdürlük makamı her müessese için benzer bir
önlem almış, bir tür iç denetim sistemi oluşturmuştu.
Bir
süre sonra gelip görevine başladı. Ben mümkün olduğu kadar hoşgörülü davranmaya
çalıştımsa da, o inadını sürdürdü. Mevzuatımız gereği Müessese Yönetim
Komitesinde yardımcıların üye olması gerektiği halde benim onayımı bir türlü
teklif etmiyordu. Aylar geçti Yönetim Komitesinde Muhasebe Müdürü üye olarak
devam ediyordu. Nitekim sekiz ay sonra, yerine atandığım yardımcının, Bölge
İdare Mahkemesinden atamasının iptali kararını almayı başardılar.
Alkollü
İçkiler Müessese Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım süre içinde, bana bağlı
olan şubeler iş ve işlemlerinin aksamadan yürütülmesi konusunda elimden geleni
yaptım. Bu arada yaşadığım ilginç bir olayı aktarmadan geçemeyeceğim. Bir gün
iktidar partisinin MKYK üyeleri de içinde bulunan bir grup ziyaretime geldi. Beni
tanımaktan çok memnun oldular. Neden benim müdür olmadığımı araştırıyorlarmış.
Sonunda yakından tanıştık. Grubu yolcu ederken içlerinde etkili birisi koluma
girdi, geride kaldık, bana bir liste verdi. Bu listedeki kişilere uygun
hediyeler göndermemi, sonrasında geçip müdür odasına oturacağımı söyledi.
Söyledikleri ne kadar doğrudur bilmem olası değil. Ancak, benim böyle bir şeyi
gerçekleştirecek ne imkanım vardı, ne de niyetim. Bu olayı takip eden günlerde,
Beni bazı yurtları da kapsayan toplantılara davet ettiler. Tanınmış kişiler de katılıyordu
bu toplantılara.. Bir süre bu böyle devam etti. Hatta bir gün evime gelip aile
hayatımı yakından tanımak istediler. Çaresiz bir akşam evimde konuk da ettim.
Fakat baktılar benden beklediklerini bulamıyorlar, beni kendi halime bıraktılar. Bir süre sonra
da Bölge İdare Mahkemesi kararı çıktı.
Genel
Müdürümüz Mehmet Akbay, bu iptal kararından pek memnun olmadı. Tekrar durumu
düzeltmek niyetinde olduğunu saklamıyordu. Benim geçici olarak Sigara Sanayii
Müessese Müdürlüğüne kararnamemi çıkardılar.
Sigara
Sanayii Müessese Müdürü de durumdan hiç memnun olmadı. O da aynı mobing
yöntemlerini uyguladı. Benim mevzuat gereği bulunmam gereken Yönetim Komitesine
teklifimi bir türlü yapmadı. Bir süre sonra, o da Bölge İdarenin adalet ! temsilcilerinden buraya atanmama ilişkin kararın iptalini sağladı.
Lijubliana
Uluslararası Şarap Yarışması
Yıl
1994 . Yugoslavya İç Savaşı henüz bitmemiş. Ancak, Lujubliana Şarap Yarışması
yapılacak. Yarışmanın ir öyküsü var. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bile ara
verilmemiş. Bu kez de yapılacak. Her yıl yarışmaya Tekel görevlisi katılıyor. Bu
yıl ben görevlendirildim. Yarışma için numuneler gönderildi. Biletimi aldım.
Zagrep’ten sora kara yolu ile gideceğim. Henüz ülkenin çeşitli yerlerinden
silah sesleri duyuluyor. Lijubliana’da öyle. Kaldığım otel tarihi bir şato. Elçilikten
bir tercüman verdiler, Yarışma binasına gidene kadar, yol üzerinde ne kadar bar
varsa uğruyoruz. Tercüman bir tek atıyor, yola öyle devam ediyoruz. Bir hafta
böyle geçti. Şaraplarımız güzel dereceler kazandılar.
Alkollü
İçkilere veda
Sigara
Sanayii Müessese Müdür Yardımcısı olarak
görev yaptığım günleri dolu dolu geçirmeye çalıştım. Her gün, Küçükçekmece –
Maltepe yolunu işe gidip gelmek için kullanmama rağmen şikayetçi olmadım. Fabrika ziyaretleri ve
üretim toplantılarına katıldım.
Bölge
İdare kararı üzerine, Genel Müdürümüzle görüştük. Ben artık bu gel-gitlerden
sıkıldığımı söyledim. Ama kendisi,
“Benim idari göreve adapte olduğumu, mutlaka birlikte çalışacağımızı iltifat
olarak söyleyerek, bu kez Genel Müdür Müşavirliğine kararnamemi çıkarttı.”
Genel
Müdürlükte, bağımsız bir oda da tahsis ederek, mağdur olamamamı sağladı. Bu süre içinde bana
bazı dosyaları incelemem için veriyor, görüşlerimi alıyordu. Ben fırsat
buldukça, yeni gelişmekte olan bilgisayar konusunda kendimi geliştirmeye
çalışıyordum. Fakat bir süre sonra başka
bir görev atanma konusundaki girişimlerin askıya alındığını gözlemler gibi
oldum. Belki ben yanılıyordum. Ama
yeniden Teftiş Kuruluna dönmek istediğimi söyledim. Genel Müdürümüz
beklememi öneriyordu.
O
sırada, Tekelden sorumlu Devlet Bakanı Nafiz Kurt, çok eskiden tanıdığım bir
ağabeyimdi. Doğru Ankara’ya gittim. Beni teftişe gönder dedim. Bankan Bey de
aynı Genel Müdür gibi, idarenin ihtiyacı olduğunu, acele etmemem gerektiğini söylese de ben
ısrarcı oldum. O zaman ”Git
Kızılay’da akşama kadar dolaş öyle gel, kararını bildir dedi.
Söylediği gibi yaptım. Kuğulu Parkta ördeklerle oynadım. Gima’nın önünde
buluşanları seyrettim. Sıhhıye’de
Necatibey’de gençlik günlerimi yad ettim. Akşam oldu. “Abi ben teftişe dönüyorum”
dedim. Telefonu açtı. Genel Müdürümüze, benim
teftişe dönmem için kararnamemi yazmalarını söyledi. Ben pek çok memur
için kolay yaşanmayacak bu olay için rahmetli Nafiz Kurt ağabeyime hep
müteşekkir olmuşumdur. Doğum gümüm olan 28 Eylül tarihli atama ile Başmüfettiş
olarak Teftiş Kuruluna yeniden döndüm.
DEVAM
EDECEK.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder