17 Aralık 2019 Salı

TEKEL KANYAK

www.google.com
www.yandex.com.tr

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI/ HABER
TEKEL KANYAK ÜRETİMİ YOK OLDU
MEHMET YALÇIN yazdı.

Dünyanın 5. büyük bağcı ülkesinde 10 yıldır bir şişe bile kanyak üretilmiyor, bu içki Fransa’dan, Almanya’dan ithal edilip oraların bağcısı, damıtımcısı zengin ediliyor. Çanakkale Kanyak Fabrikası yıkılıp yerine AVM yapıldı, onbinlerce avroya ithal edilmiş yeni imbikler haraç mezat hurdacılara satıldı. Şu kış günlerinde hem içimizi ısıtacak, hem de geliri ülkede kalacak bir yerli içkinin yok edilişinin hazin öyküsü

Fotoğraf açıklaması yok.

Şahabettin Kücükyazıcı-KANAL İSTANBUL GEREKLİ Mİ?


www.google.com
www.yandex.com.tr

Şahabettin Küçükyazıcı/Haber


KANAL İSTANBUL ÜZERİNE

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

İstanbul ve Çanakkale Boğazları, tarih boyunca onlara sahip olan Devletler için önemli avantajlar sağlamıştır. Bizans, Boğazlar sayesinde egemenliğini uzun yılları sürdürmeyi başarmıştır. Anadoluyu işgal etmek istiyen düşman orduları, Çanakkale'yi geçemedikleri için başarılı olamamışlardır.
Dünya Savaşı sonunda, Avrupa’nın önde gelen devletleri boğazları ele geçirmek için uğraşları, Türk Milli Kurtuluş Savaşı ile son bulmuştur.
Barış görüşmeleri çerçevesinde, Boğazlar konusunda 20.07.1936 tarihinde Montrö Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 2. Maddesi ile  bütün ülkelerin ticaret gemilerine boğazlardan geçiş serbestisi tanınmıştır.
Ancak, harp gemileri ile ilgili kısıtlama bulunmaktadır. Karadeniz’de kıyısı olmayan ülkeler sürekli savaş gemisi bulunduramayacaktır. Barış zamanında ise, Türkiye’ye bildirimde bulunduktan sonra 5 gün içinde  Çanakkale Boğaz’ınan girmek koşuluyla, 21 gün süreyle Karadeniz’e girebilecekler, 18/2. Madde uyarınca 21 günün sonunda, Çanakkale Boğazı’ndan çıkmış, Türk Karasularını terk etmiş olacaklardır.
Hatta, 14. Madde ile sayı ve tonaj bakımından kısıtlamalar getirilmiş,toplam tonajın 15.000 aşamayacağı, sayı olarak da 9 adedi geçemeyeceği, 18. Madde ile Karadeniz’deki en güçlü  donanmanın tonajından fazla tonajda gemi bulundurulamayacağı  kabul edilmiştir.
Bütün bunlardan başka, savaş zamanında da Türkiye’ye tam kontrol konusunda yetki verilmiştir.
Bu özet bilgiler ışığında, ABD’nin  bu anlaşmadan son derece rahatsız olduğu anlaşılacaktır.  Halbuki, ABD Karadeniz’de istediği gibi at oynatmak hevesindedir. Emperyal amaçları için Rusya’yı saf dışı bırakmak istemektedir.
Bu konular, 2006   yılında ABD Kongresinde, Montrö Sözleşmesinin günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi şeklinde gündeme getirilmiştir.
Beş yıl aradan sonra, 2011 yılında Türkiye KANAL İSTANBUL projesi ile tanışmıştır.
Kanal İstanbul projesi açıklanan şekliyle, yukarıda özetlediğimiz Montrö Sözleşmesinin işlerliğini kaldırıp, ABD Kongresinde konuşulan hedeflerin gerçekleşmesi anlamına gelecektir. Zira, Marmara’da bulundurulacak askeri gemiler konusunda Montrö’de bir hüküm bulunmamaktadır.
TÜRKİYE BUNU FİNANSE  EDEBİLİR Mİ?
İlk belirlemelere göre, 45 km uzunluğunda, 150 metre genişlik ve 25 metre derinliğinde  bir kanaldan bahsedilmekte, maliyetinin   75 milyar TL (Yaklaşık, 10 milyar Dolar) olacağı hesaplanmaktadır.
Yine açıklanan bilgiler ışığında, yıllık  6 milyar dolar gelirden bahsedilmektedir. Ki halen İstanbul Boğazı’ndan geçen yıllık ortalama yaklaşık 40 bin geminin yaklaşık 80-90 bin dolar geçiş ücreti ödemesi gerekmektedir. İstanbul Boğazı, uluslar arası sözleşme ile ücretsiz ve süre bakımından Kanal İstanbul ile aynıı yol ve zamanda geçilebilmekte  iken bu bedeli kim neden ödeyecektir?
İktidar bu bedeli diğer otoyol ve köprü yapımında yaptığı gibi taahhüt etmek suretiyle YAP-İŞLET usulü ile gerçekleştirmek yoluna gitmeyi düşünüyor olabilir.
Bu yolun da, yukarıda açıklandığı üzere, Türkiye bütçesinden akıl almaz boyutlarda bir kaynak transferine neden olacağı açıktır. Yani, Kanal İstanbul beklenen bu gelire asla ulaşamayacaktır.
DİĞER OLUMSUZLUKLAR
Günlerdir, bilim adamları, basın ve televizyon kuruluşları tarafından yapılan programlardan anlaşıldığına göre, sayısız ekolojik sorunlar söz konusudur.
Ulusal güvenlik bakımından, Türkiye’yi büyük bir açmaza sürükleyecektir.
Proje İstanbul’da 2 milyon nüfus artışı tahmin etmektedir. Bilindiği üzere, İstanbul ciddi bir su sorunu yaşamaktadır. Kanal İstanbul’un mevcut su kaynaklarını da olumsuz etkileyeceği bütün uzmanlar tarafından öngörülmektedir.
Ayrıca, 200 yıldır Avrupa sanayi atıklarını kabul eden Karadeniz, buradan bulacağı yeni akıntı ile bunları Marmara’ya nakledecektir.
SONUÇ
Türkiye’nin günümüzde böyle bir ihtiyacı yoktur.
Hatta, bu projeler için yatırım yapacak kaynakları olmadığı gibi, tarımsal üretim, sanayi üretimi ve işsizliğin giderilmesi konusunda önemli dar boğazları bulunmaktadır.
Halen Boğazlar’da ciddi bir çözümlenemez trafik sorunu olmadığı gibi, Montrö Türkiye’nin  uluslar arası sigortasıdır.
Türkiye, sayıları milyonla ifade edilen işsizlerin iş bulmasına yönelik yatırımlar planlamalı ve kaynaklarını bu yolda kullanmalıdır.
Kamu harcamalarında,  yerindelik  ve maliyet ön planda tutulması gereken bir prensiptir.
Kanal İstanbul projesinden vaz geçilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.



14 Aralık 2019 Cumartesi

Şahabettin Çanakkale'de

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
Çanakkale Anıları.
Hayali cihan değer.

13 Aralık 2019 Cuma

KKTC - LONDRA direkt uçuşlar başlamalıdır


kktc-londra


Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
"GAZETE İSTANBUL OLARAKDESTEKLİYORUZ"
İzolasyonlar Hakıksuzdur.
Yok hükmündedir.
KKTC Bağımsız Bir Devlettir.
ŞK

Londra'da ikinci kez 17 Haziran’da düzenlenecek 'Kıbrıs Türk Kültür Festivali', İngiltere ve Kıbrıs’a direkt uçuşlar için kampanya başlatılacak.
Konuyla ilgili bilgi veren İngiltere Kıbrıs Türk Ticaret Odası (İngiltere KTTO) Başkanı Muhammet Yaşarata 17 Haziran’ın KKTC için bir dönüm noktası olacağını söyledi.
Yaşarata, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi’nin  17 Haziran'da EnfieldTown Futball Club Donkey Lane'de organize ettiği "Kıbrıs Türk Kültür Festivali"nde İngiltere’den KKTC’ye direkt uçuş için kampanya başlatacaklarını söyledi.
Londra’da yaşayan KKTC’li yurttaşlarla başlatılacak kampanyanın bir öndüm noktası olacağını belirten Yaşarata şunları söyledi : 
"Kıbrıs Türk Ticaret Odası, İngiltere Kıbrıs Türk Konseyi ve İngiltere Kıbrıs Türk Ticaret Odası bu kampanyayı Festival'de başlatacak. 
Konsey'in organize ettiği "Kıbrıs Türk Kültür Festivali", 17 Haziran'da EnfieldTownFutball Club DonkeyLane'de bir günlük olarak gerçekleşecek. 
İngiltere’nin 2019'da Brexit ile AB'den ayrılacak olması hükümeti üçüncü ülkelerle yeni ticari anlaşmalara yöneltmişti. 
Uzmanlar, KKTC'nin bu süreç içinde izolasyonları kaldırması ve direk uçuşu sağlaması için uygun bir ortam olarak değerlendiriyor ve AB'nin dayattığı izolasyonların Birleşik Krallık tarafından kaldırılma olasılığını her zamankinden güçlü görüyor. (Faruk Eskioğlu)
İngiltere'den KKTC'ye Direkt Uçuş İçin Kampanya Başlatılacak

11 Aralık 2019 Çarşamba

Öğretmenler Günü/Şahabettin Küçükyazıcı

www.yandex.com.tr
www.google.com

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
www.gazeteistanbul.net

Türkiye'de her yıl Kasım ayının 24'ünde öğretmenler günü kutlanmaktadır.
Diğer dünya ülkelerinde, kültür ve dönüm noktalarına göre her ülkede farklılık gösteren öğretmen günü, 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Katar, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen) 28 Şubat, İran'da 2 Mayıs’ta, Avrupa ülkelerinde 5 Ekim tarihinde kutlanmaktadır.
Öğretmenler gününün Türkiye'de 24 Kasım'da kutlanmasının nedeni Bakanlar Kurulu'nun Mustafa Kemal Atatürk’e "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" unvanını 11 Kasım 1928'de yaptığı toplantıda vermesidir.
KUTLU OLSUN.

GAZETE İSTANBUL/ŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve yazı

ANILAR-TEKEL/ Şahabettin küçükyazıcı


www.yandex.com.tr
www.google.com

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
Tekel Genel Müdürlüğü
Pazaralma ve Dağıtım Müesesese Müdürü
Antalya/2000
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, oturan insanlar, oturma odası ve iç mekan

10 Aralık 2019 Salı

KKTC VE İNSAN HAKLARI

www.google.com
www.yandex.com.tr




Şahabettin KÜÇÜKYAZICI

İNSAN HAKLARI VE KKTC

Takvimler 10 Aralık’ı gösterirken, insan hakları üzerine yazmak için  masama oturduğumda, aklımdan geçen pek çok konu arasından, Kıbrıs Türklerinin insanca yaşama hakları öne çıkmış bulunuyor.
Bugün, tüm Dünya’ya karşı yaşama mücadelesini sürdüren Kıbrıs Türkü, Adalarının Osmanlı tarafından İngiliz’e verilmesi ile başlayan bir serüven sonunda, EOKA ile katliama dönüşen Rum mezalim ve baskılarına karşı kendilerini, Türkiye’nin de desteği ile şimdilik korumayı başarmışlardır. Ancak, bu kez de Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği desteği ile Rum baskıları sürmektedir.
Halen, Kıbrıs Türkleri’nin içinde bulunduğu durum, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin pek çok maddesi ile çelişmektedir.
Özellikle, Birleşmiş Milletler kararı bulunmamasına rağmen, KKTC için izolasyon  uygulanması, Avrupa Birliği’nin, Ada’nın güneyinde yaşayanları bünyesine alıp, kuzeyde yaşayanları dışarıda bırakması kabul edilemez.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından derhal üye statüsü kabul edilmelidir.
Bu kararın uygulanması esasen, Kıbrıs Sorununun otomatikman çözülmesini sağlayacaktır.
Şöyleki;
Bütün Dünya, KKTC’nin varlığını kabul etmiş durumdadır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi haksız olarak Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ni temsil iddiasındadır.
Bütün Dünya, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin 1974 yılından itibaren, Kıbrıs Cumhuriyetini temsil etmediğini bilmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Hükümleri uyarınca, bize göre  yapılması gereken, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın mevcut duruma göre yeniden yazılarak, iki bölgeli, iki devletli bir federasyonu uygulanabilir hale getirilmesidir.
Bize göre, bu mümkün olup, çok kolay uygulanabilir hale getirilebilecek bir karar olacaktır.