23 Kasım 2019 Cumartesi

SDD PANEL

www.google.com
www.yandex.com.tr


SDD PANEL
ŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI
PANELDE
www.gazeteistanbul.net




22 Kasım 2019 Cuma

www.google.com


ŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI - ANNEM



TEKEL ÜZERİNE/Basından



BİR ZAMANLAR TEKEL VARDI, SONRA NE OLDU!


02 Mart 2012
Dün bir okuyucumdan aldığım bilgi notunu size aynen iletiyorum, hiçbir yorum yapmıyorum. Tekel’in başına gelenleri, kimlere nasıl rant yaratıldığını sizlere aktarmakla yetiniyorum.
İşte o bilgi notu:
“Sayın Çölaşan, şimdi yazacaklarım, yaklaşık 150 yıldır bu millete ait olan pırlanta değerinde bir kuruluşun acı öyküsü. Onlarca fabrikaları, arsaları, binaları olan, 40 bin çalışanın, 600 bin ailenin ise destekleme yoluyla geçim kaynağı olan ve bu ülkeye başta çok sayıda okullar olmak üzere nice yatırımlar yapan TEKEL’inacıklı hikâyesidir.

Her şeyden önce marka olmuş servet değerinde bir Cumhuriyet kuruluşu olan TEKEL lime lime parçalanıp her bir bölümü parça parça birilerine, özelleştirme adı altında AKP’lilere peşkeş çekildi.

TEKEL Genel Müdürlüğü Özelleştirme adı altında önce içki sonra sigara fabrikaları, ardından gayrimenkulleri, markası, son olarak da depolarında bulunan 180 bin tonluk tütünleri satıldı ve binlerce işçi işten çıkarıldı.

Bütün başmüdürlükler kapatıldı, fonksiyonunu yitirdi. Elinde kalan 150-200 çalışanı ile diğer özelleştirilen kurumlarda olduğu gibi, iki- üç ay içinde tasfiye işlemlerine tabi tutulması gerekirken, faaliyeti sona eren bu kuruma yeni yönetim kurulu üyeleri atanıyor ve bitmiş TEKEL, yeni rant kapısı yapılıyor.
Dağıtılan, yok edilen tarihi TEKEL son olarak “Gayrimenkullerin Satışı A.Ş genel müdürlüğüne dönüştürülerek, merkezi Ankara Atatürk Orman Çiftliği’ne taşınıyor. Yeni kadrolar kurulacak.
Kamuya ait olan bu arsa ve gayrimenkuller bu genel müdürlük aracılığı ile satılacak ve yeni rant kapıları yaratılacak. Peki Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ne iş yapacak?
Bugüne kadar tüm özelleştirmeyi ve satışları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaparken, bu yetkisini kimseye devretmezken, hatta kendi bünyesinde bu satış ve ihale işlemleri ile ilgili Gayrimenkul Değerlendirme Dairesi ile İhale Dairesi gibi iki Daire başkanlığı aktif görev yaparken, yeni bir genel müdürlüğün kurulmasının amacı ne?
Yeni gelir ve rant kapısı mı açılıyor? Bu konuda çok pis kokular şimdiden gelmeye başladı. Madem yeni bir genel müdürlük kurulacaktı, neden altın yumurtlayan TEKEL’i öldürüp bitirdiniz? Hangi taşınmazları kimlere ve nasıl peşkeş çekeceksiniz?
Yıl 1883: Sigara ve alkollü içkilerin tüm gelirleri, yabancıların yönettiği Düyun-u Umumiye’ye bırakıldı. 1923: Cumhuriyet Kuruldu. 1925:Sigara devletleştirildi. 1926: İçki devletleştirildi.
1946: İşin adı, Tekel oldu. 1954: İlk dış borcun alınmasından

(1854′te alınmıştı) 100 yıl sonra, Düyunu Umumiye’ye son taksit ödenebildi. 1969: Tekel Kanunu çıktı.

X X X

Kısa bir hatırlatma: TEKEL, 40 bin çalışanına maaş ödedi, ailelerine sosyal imkân sağladı. 600 bin aileye destekleme adı altında ödeme yaptı. Üzüm ve tütüncülüğü geliştirdi.

Devlete her yıl milyar dolar vergi ödedi.
Rakı bölümü 292 milyon dolara satıldığı yıl, rakı devlete bir milyar dolar vergi ödüyordu.
17 Sigara Fabrikası 1 milyar 720 milyon dolara satıldığı yıl, devlete 2 milyar dolar vergi ödeniyordu.
Kısacası, tarihi TEKEL, sigara ve rakı olarak toplam 2 milyar dolara satılırken, aynı kurum devlete yılda 3 milyar dolar vergi ödüyordu.
AKP 2002 yılında iktidar oldu.
Adapazarı, Düzce, Çine, Turgutlu, Mudanya, Yenişehir, Kocaeli, Hendek, Sinop, Şarköy, Merzifon, Geyve, Gölmarmara, Soma, Savaştepe, Ulubey, Ahmetli, Yenice, Çivril, Fethiye, Bergama, Dikili, Trabzon ve Menemen Yaprak Tütün kuruluşları kapatıldı. Binlerce işçi işsiz bırakıldı.
2004 yılında rakı fabrikaları satıldı.
Bunların tümü 292 milyon dolara satıldı. Sadece Bilecik’teki fabrika 100 milyon dolar ediyordu. Satılırken 35 milyon dolarlık rakı stoku, 100 milyon dolarlık kuru üzüm, suma, şişe, etiket ve anason stoku vardı.
Bunlara ait trilyonluk bina ve arsaları saymaya gerek yok. Bütün bunlar onurlu Tekel bürokrat ve çalışanlarına inisiyatif verilmeden, onların öneri ve düşünceleri dikkate alınmadan, ÖİB ve Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı ve onayı ile yapıldı.
Rakı bölümü bu fiyat ve imkânlarla birilerine peşkeş çekilirken, aynı TEKEL’insadecebubölümü aynı yıl devlete bir milyar dolar vergi ödemişti.
2006 yılında TEKEL rakısını satın alan firmalar, aynı rakıyı 810 milyon dolara Amerikalılara sattı. Sadece iki yılda 550 milyon dolar para kazandılar!
810 milyon dolara rakıyı alan Amerikalılar, bir yılda 950 milyon dolar ciro yaptılar.
Devlet’ten 292 milyon dolara al, hemen sonra Amerikalıya sat!
2008 yılında sigara da satıldı.

(British- American’a)
TEKEL Genel Müdürlüğünün onurlu bürokratları ve TEKEL çalışanlarının envanter kayıtlarına göre, en az 3 milyar dolar eden TEKEL Sigara Fabrikaları, (Samsun-Tokat- Malatya-Adana-Maltepe-Bitlis ve diğer tüm fabrikalar ) şehir içindeki en değerli arsaları, makineleri, araç gereçleriyle birlikte İngiliz-Amerikan şirketi BAT’a1 milyar 720 milyon dolara satıldı.

Aynı yıl TEKEL, aynı fabrikalarda üretilen sigaranın gelirlerinden 2 milyar dolar vergi ödemişti. Kısacası tarihi TEKEL fabrikaları, bir yıllık vergi gelirlerinin bile altında peşkeş çekilmiş oldu.

Tesadüfe bakın ki, satıldığı gün TEKEL’in sadece iki fabrikasındaki “Sert paket kapasitesi” 32 milyon kiloya ulaşmıştı. Sert paket sigara

(2001 ve Samsun 216) tiryakilerin aradığı markalardı ve üretildiği anda hemen satılıyordu. Yok pahasına satıldılar.

TEKEL’in sadece iki fabrikasının üç yılda elde edeceği kazanca denk düşen bir para karşılığında, tam altı şehirdeki fabrikaları satıldı.

Sadece Tokat-Adana ve Samsun’da şehir merkezindeki arsalar 2-3 milyar dolar değerindedir.

150 yıllık TEKEL 17 dakikada makineleri, marka değeri, pazar payları, bina ve arsalarıyla peşkeş çekildi.
TEKEL’in yaprak tütün işleme fabrikalarındaki tütünler içinden,

(en kaliteli olanlardan) 25 milyon kiloyu seçtiler. Bu tütünün kilosunu dünya fabrikaları en az 5 dolardan yalvararak satın alıyor.

125 milyon dolar değerindeki söz konusu tütünü İngiliz-Amerikan şirketine hediye olarak sundular. Bütün işlemler ÖİB tarafından yapıldı.

150 yıllık tarihi TEKEL Genel Müdürlüğü tarih oldu.

Deposunda bulunan binlerce tonluk kaliteli tütünler ucuza satıldı.
Bu kaliteli tütünlerin kimlere ve hangi fiyata satıldığı konusu mutlaka araştırılmalıdır.
Ankara, İstanbul ve İzmir’deki başmüdürlüklerde çalışan işçiler işten çıkarıldı.
TEKEL’e ait 200′eyakın gayrimenkul peşkeş çekildi, satıldı, büyük arsaları “Vakıflara veriyoruz” adı altında 49 yıllığına kiraya verildi.
Daha önce özelleştirilen Seka, Zirai Donatım, Gübre Sanayi, Demir-Çelik Turban, Sümer Halı ve diğer genel müdürlüklerin tasfiye işlemlerini tamamlayan profesyonel bir kadrosu vardı.
TEKEL’in ise her şeyi gitti.
TEKEL’in İstanbul Unkapanı’ndakialtın değerinde 3 bin metrekare arazi üzerinde 2.500 metrekarelik beş katlı binasından sonra, Kartal Cevizli’deki 380 bin metrekarelik pırlanta arsası da iktidara yakın bir vakfa “Üzerinde üniversite kurulsun” diye tahsis edildi.
TEKEL’inKartal Cevizli’deki sigara fabrikasının, ambalaj fabrikasının, puro fabrikasının, lojmanların, kreşlerin, futbol-basket sahalarının, konukevinin, Araştırma Enstitüsünün içinde yer aldığı 380 dönüm arsanın üzerinde 4 bin 100 büyümüş ağaç bulunuyor.
Bu arsa İstanbul Şehir Üniversitesi adına “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla yıllığı 1 milyon 600 bin TL bedelle 49 yıllığına kiraya verildi.
Kimdir bu vakıf?
Bilim ve Sanat Vakfı’nın

(BİSAV) internet sitesinde yer alan yazılarından anlıyoruz ki, şimdiki başkan, yandaş Yeni Şafak Gazetesi yazarı Prof. Dr. Mustafa Özel’dir.

Önceki başkanı Başbakan Erdoğan, danışmanı ise Dışişleri Bakanı Davutoğlu’dur!

İşlem aynı. TEKEL’invergi borcuna karşılık Maliye Bakanlığı’na devredilmesi sağlanan bu arsa, söz konusu Vakfa kiralanıyor.

TEKEL arsaları AKP’lilere gidiyor.
TEKEL Genel Müdürlüğüne ait Mecidiköy Likör Fabrikası binasını ve arsasını Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı satın aldı. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’e satıldı.
Beşiktaş’ta bulunan ve 1929 yılında mimar Victor Adman tarafından yapılan Astro Tütün deposu da bir AKP’liye verildi.
Şimdi Beykoz peşkeş bekliyor. Beykoz’da tam deniz kenarında bulunan lebi derya yaklaşık 71 dönüm alana sahip Paşabahçe içki fabrikasının arsası da satışa çıkarıldı. Değeri çok yüksek olan söz konusu kupon arsa, Tarabya Otelinin tam karşısında bulunuyor. İhale sonrası hangi AKP iktidar yanlısına satılacağı merak ediliyor…”
SÖZCÜ

19 Kasım 2019 Salı

Fotoğraflar

FotoğraflarFotoğraflar

ŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI

Çocukluk

Gençlik piknikte


Mezunlar derneği- Lokalde


toplantı



Cumhuriyet yürüyüşü







TBB Sosyal Tesis-Kış                 Samsun-liman




Üniversite yılları

tekel

Ciphede teğmen rütbesi


Babam

Çanakkale Sahil

Kızım ve eşim

Tekirrağ Sahil


ABD yi 50 yıl önce kovmuşutuk

Gençlik Sosyal adalet istiyor








KIBRIS HAREKATINDA



ŞEHİTLERİ ZİYARET


Cephede 



ABD ZİYARETİ


ÇENGELKÖY İSKELE

Fotoğraflar


ŞAHABETTİN KÜÇÜKYAZICI
Mola Yerinde/Ilgaz

Yedek Subay Okulu / Ziyaret

Çengelköy / İskele

SDD Panel


Kıbrıs/ Şehitlik Ziyareti


Şehitlikte



Şehitlerimiz


Şehitlerimiz



Harekat Sonrası / Ayer mola


Paraşüt Eğitimi/ atlayış Sonrası



Hava İndirme Tugayı /Eğitim


Kıbrıs Haraketı Bl.Komutanımızla


Kıbrıs'ta


15 Kasım 2019 Cuma

Atatürk yaşıyor

ATATÜRK YAŞIYOR

ATATÜRK YAŞIYOR

Şahabettin KÜÇÜKYAZICI 
Bütün dünyanın kabul ettiği, büyük kahraman, devlet adamı Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 81. Yılı nedeniyle, saygı ve rahmetle anıyorum.
Bugün tüm yurtta anma törenleri düzenlenecek, O’nun askeri ve siyasi zaferleri anlatılacaktır. Kendisi bizzat sağlığında, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır” diyerek zamanı gelince ebediyete intikal edeceğini anlatmıştır.
Türk Ulusunun, BAĞIMSIZLIK, MİLLİ EGEMENLİK, ÇAĞDAŞ UYGARLIK ülküsü devam ettiği sürece, Atatürk yaşıyor demektir. Bağımsızlık ve özgürlük bizim karakterimiz olduğuna göre, içimizdeki ATATÜRK ateşi hiç sönmeyecek, Atatürk aramızda yaşamayı sürdürecek demektir. Türk Milleti O’nun işaret ettiği hedeflere sonsuza kadar yürüyecektir.
Bütün dünya devletlerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun tükendiğini hükmettiği, bütün planların Anadolu toprakları ve ulusal kaynaklarımızı paylaşmak üzerine yaptıkları bir dönemde, Arkadaşlarına, “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” diyebilecek bir dehaya sahip kişidir O.
Atatürk; işgal altındaki Türkiye’de bağımsız Cumhuriyeti düşünebilen ve amaçlayan ve gerçekleştiren kişidir.”
Ümmet yerine Vatandaşlık kavramını kabul etmek, Saray dili Osmanlıca yerine halkın dili Türkçeyi özümsemek, padişahçılığa karşı cumhuriyeti, şeriatçılığa karşı laikliği savunmak, halkçı-devletçi bir ekonomi modeli kurmak devrimciliktir.
Atatürk, “HALKÇI VE DEVRİMCİDİR”. 
Atatürk’ü sıradan bir insan gibi göstermeye çalışmak O’na karşı yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Türk Ulusunun, BAĞIMSIZLIK, MİLLİ EGEMENLİK, ÇAĞDAŞ UYGARLIK ülküsü devam ettiği sürece ATATÜRK aramızda yaşıyor demektir.
Gerçek Atatürkçüler, Mustafa Kemal’i ATATÜRK yapan yaşam öyküsünü, O’nun fikrini, devrimlerini, Cumhuriyeti özümseyerek öğrenebilenlerdir.
Gerçek Atatürkçüler, bununla da yetinmeyerek, devrimleri geliştirmeye, daha ileriye taşımaya çaba gösterecektir.
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak sonsuza kadar, hür ve bağımsız olarak yaşayacaktır.

SİNAN MEYDAN'DAN;
 "......Cephede, yurtiçi gezilerde vs. her koşulda kitap okuyabilecek ortam oluşturuyor ve zaman yaratıyordu.Okuduğu kitap sayısının 10 binlerce olduğukestirilmektedir. (Sinan Meydan, Akl-ı Kemal- Atatürk’ün Akıllı Projeleri, Cilt.1, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2012.
Ölene kadar okumayı sürdürdü. Öyle ki hasta yatağında yatarken Le Monde gazetesinde Maya tarihi ile ilgili yeni bir kitap yazıldığını okuyunca hemen alınmasını istedi. Ne yazık ki bu kitabı okumaya ömrü yetmedi. Askerlik, tarih, hukuk, iktisat, coğrafya, sosyoloji, felsefe, antropoloji, mantık, matematik vs her konuda, konuların uzmanları kadar kitap okuduğu görülmektedir (Bilal Şimşir, Atatürk’ün Kitap Sevgisi, Atatürk Dönemi- İncelemeler, Atatürk Araştırma Merkezi yayını, Ankara, 2006, s. 251-262).. Çanakkale muharebelerinin en kızgın döneminde Madam Corinne’e yazdığı mektupta, “savaşın sıkıntılarından kendisini bir an olsun uzaklaştıracak romanlar göndermesini” isteyecek kadar edebiyatı da sevdiği bilinmektedir.
Tarihe çok önem veren Atatürk’ün saptanabilen 879 tarih kitabı okumuş olduğu belirlenmiştir. Yalnız siyasal ve savaşlar tarihini değil, sanat, dinler, uygarlık ve bilim tarihi ile ilgili kitapları ve başta Kur’an olmak üzere kutsal kitapları da okumuştur.
Yeryüzünde neredeyse hiçbir asker, hiçbir devlet adamı ve hiçbir devrimci, bu derece derin ve geniş bir entelektüel birikime sahip değildir.
Yapılan incelemeler kitapları eleştirel akılcı bakış açısıyla okuduğunu göstermektedir. (Recep Cengiz, Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar, 24 cilt, Anıtkabir Derneği yayını, Ankara, 2001). Bu şekilde okumak, aklı geliştirir. Böylece Atatürk, bilgi ve birikimini arttırdığı gibi dehasını daha da geliştirmiş ve sonuçta, Clinton’ın deyişiyle “yüzyılın” değil,  “milenyumun” yani “Bin Yılın Dahisi” olmuştur."