17 Nisan 2021 Cumartesi
YUNAN BAKAN KRİZ ÇIKARDI
YUNAN BAKAN KRİZ ÇIKARDI
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Erdoğan ile görüşmesinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısı düzenledi. Dendias, "Türkiye eğer bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman yaptırımlar gündeme gelecektir" ifadesini kullandı. Dendias'ın sözlerine karşılık Çavuşoğlu, "Dendias kabul edilemez ithamlarda bulundu" dedi
Dendias’ın deniz yetki alanı, mülteciler, azınlıklar konularında suçlamalarıyla birlikte Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptırım uygulayabileceğini söylemesi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “kabul edilemez” tepkisine yol açtı. Dendias ve Çavuşoğlu’nun ortak basın açıklamasında karşılıklı atışmalarla iki ülke arasındaki gerilim iyice gün yüzüne çıktı.
İŞİN ASLI
Türk'e duyulan hınç Yunanistan 'da Elenizm' e (Bizans 'ı canlandırmak, Ayasofya' ya çan takmak) ve Büyük Yunanistan (Megalo İdea) ülküsüne yönelmiş ve Yunan devlet siyaseti olmuştur. Anaların sütünden tarih kitaplarına, kiliselerinden bestelerine kadar Türk düşmanlığı üzerine şekillenen ve Rum çocuklarının beşiği sallanırken ninnileşen Elenizm ve Megalo İdea ülküsü şımartılan Yunanlı 'nın tatlı rüyasıdır. Türkler' i İstanbul 'dan kovmak, Türk Milleti' ni sadece Ege kıyılarından değil Alparslan 'ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen' den aldığı toprakların da ötesine sürmek, Pontus Rum Devleti 'ni kurmak, Kıbrıs' ta enosisi gerçekleştirmek hülyasından kendisini kurtaramamaktadır. Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma İmparatorluğu) - Büyük Yunanistan rüyası gören, bin yıl sonra da olsa İstanbul 'u almayı devlet siyaseti haline getiren Yunanistan ile İstanbul ayağında Vatikan benzeri bir devlet kurmak ve ekümenik (evrensel) olmak ve Bizansla özdeşleşmek hayalindeki Fener Rum Ortodoks Patrikliği, Elenizm ve Megalo İdea ülküsünün yay ve okları gibidir. Milyonlarca Türk 'ün kemikleri üzerinde kurulan Yunanistan' ın ve Megalo İdea 'sının fikri temelini oluşturan Etniki Eterya Cemiyeti' dir. Etniki Eterya Cemiyeti Fener Rum Patrikhanesi 'nde yuvalanmış, Bizans' ı diriltmeyi ve bu görüşü Yunanlılar arasında yaymayı ilke edinmiş, onları teşkilatlandırmıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması 'ından sonra Patrikhane' nin kapısına çift kartallı Bizans bayrağı asılmıştır. Yunanistan ele geçirdiği topraklarda Türk varlığını her türlü zulüm ve vahşetle coğrafyadan silmiştir. Batı Trakya buna son örnek olma yolundadır. Yunanistan bugün "Ege bizimdir" demektedir. Batı Trakya 'da İskeçe' de Pontus anıtı dikmiştir. ABD ve AB Yunan emellerine hizmet etmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yok sayılmakta, Rum kesimi desteklenmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde bastırılan haritalarda Karadeniz kıyıları boyunca Pontus Rum Devleti 'ne, Doğu ve Güneydoğu Anadolu' da ise Ermenistan ve Kürdistan 'a yer verilirken, Kıbrıs' ın tamamı da Yunanistan sınırları içerisinde gösterilmektedir.
Ancak bu böyle gitmeyecektir!..Megalo İdea 'ya koştuğunu zanneden Yunanistan, bu yanlışlarından dönmediği takdirde zarar görecek, kendisini bu kompleksten kurtarmadığı sürece dostluk girişimleri sonuçsuz kalacaktır...
2 Nisan 2021 Cuma
MONTRÖ ANLAŞMASI ÜZERİNE
MONTRÖ TARTIŞMASI
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
www.gazeteistanbul.net
Bazı güçlerin adına konuştuğuna inandığımız kişiler, durup durup yeni inciler yaymaktadır. Bir bakıyorsun, Lozan diyor, bir bakıyorsun Kanal diyorlar. Son olarak, yetkili bir kişi Montrö mırıldandı.
Aslında, uluslararası anlaşmalar (özellikle askeri bir büyük zafer sonunda imzalanmış olanlar)Devletimiz ve Ulusumuzun varlığının garantisidir. Bu anlaşmalar taraf devletlerin temsilcilerinin katılımıyla müzakere edilmiş, imza altına alınmıştır. BM tarafından da kabul edilmiştir. Bir kelimesinin dahi tartışılması düşünülemez.
Bu tartışmalar, bir ihtiyaç bir zaruret sonucu değildir. Bilinmeyen başka maksatlara yönelik olmalıdır. Tartışmaların sahipleri tarafından da ileri sürülen bir zaruret söz konusu değildir. Hatta, aradan geçen zaman içinde, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarımızdan geçen gemi sayısında, boru hatları ile taşımacılığın başlaması, TIR taşımacılığında gelişmeler, ticarette diğer gelişmeler nedeniyle büyük ölçüde azalmıştır. Büyük Devletlerin gizli askeri emelleri dışında, herhangi bir zaruret bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan yüz yıl sonra, dünya ve bölge koşulları elbette çok değişmiş, çeşitli çıkar grupları arasında, yeni bağlantılar kurulmuştur. Dünya enerji kaynakları konusunda yeni buluşlar-gelişmeler de bunu zorunlu kılmaktadır.
Türkiye”nin bölgedeki stratejik konumu daha da artmış, budurum emperyal güçlerin iştahını kabartmaktadır.
Önümüzdeki dönemde, petrol dışında, doğal gaz ve su rezervleri uluslararası çatışmanın odak noktası olacaktır.
Orta Doğu’da her geçen gün azalan petrol, dikkatleri Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervleri ve Türkiye’deki Su kaynakları üzerine çekecektir.
Bu çerçevede özellikle İngiltere ve Fransa, bu kaynaklara büyük ihtiyaç duymakta olduğundan Katar ile işbirliği yaparak çalışmalar sürdürmektedir.
Bu savaşlar, doğal olarak su yollarını da içermekte, anlaşmaları zorlamak pahasına, alternatif su yolları üzerinde fikir üretilmektedir.
Yüz yıl önce ortaya atılan, SAROZ-GELİBOLU su yolu, KARADENİZ-MARMARA kanalı son zamanların gözde tartışma konularıdır. Özellikle gündemde olan Kanal İstanbul projesi, büyük yerleşimler içeren imar değişikliklerine, arsa spekülasyonuna konu olmuştur. Konuya bu açıdan baktığımızda da projelerin çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunduğu gözlenmektedir. Her şeyden önce, bölge su kaynakları bakımından fakirdir. İstanbul, halihazır su ihtiyacını çevre iller kaynaklarındı taşımak suretiyle karşılamaktadır. Diğer tedarik zincirleri açısından da büyük problemler mevcuttur.
Buna rağmen, konuya ilişkin söylem ve tartışmalar sürmekte, inatlaşmaya dönüşmektedir.
Ancak, şurası bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ve bütünlüğünden asla taviz vermeyecek, geri adım niteliğindeki hiçbir girişim başarılı olamayacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)