50. yılında Türkiye'de 1968
Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
Sayın Alev Coşkun, bizlere Türkiye
Cumhuriyetinin Kuruluşunu ve Cumhuriyetin ilk yılları özetlemiş bulunmaktadır.
Aslında
bugün burada yapmak istediğimiz, bir tarih
anlatmaktan çok, elli yıl önce yaşadıklarımızı sizlere aktarmaktır.Bizler
yaş ortalamamız nedeniyle, yüz yıllık Cumhuriyet tarihin yarısına tanıklık
etmiş durumdayız.
Orta
okul, Lise yıllarımızdan başlayarak, Türkiye’nin sıcak yıllarının yaşayan
tanıklarıyız.
Menderes’ten
başlayarak ihtilaller dönemlerini, Cumhurbaşkanlığı yapmış, Kurtuluş
destanımızın kahramanı İsmet İnönü’nün Başbakanlık yaptığı yılları dolu dolu
yaşadık. Avrupa ve Türkiye’de gençlik hareketlerinin yoğun olduğu yılların tüm
gençlik hareketlerinde, bizler SOSYAL DEMOKRAT GENÇLİK olarak fiilen yer aldık.
Demirel, 12 MART ve Nihat Erim, Ecevit –
Demirel dönemine, 80 lerde, Evrenli ve Özallı yıllara, yeniden Demirel ile adım adım
karanlığa doğru yol aldığımız yıllara tanık olduk.
1960 – 70 ÖĞRENCİ HAREKETLERİ
Güçlü öğrenci kuruluşlarımız vardı.
MTTB (Milli Türk Talebe Birliği)
aynı zamanda uluslar arası öğrenci federasyolarının da üyesi, devlet desteği
olan, 27 Mayıs darbesi öncesi öğrenci hareketlerinin de bayraktarlığın yapan
önde gelen örgütlerdendi. Ve sol görüşlü
öğrencilerin kalesi idi. Hatta, Deniz Gecmiş ve arkadaşları da MTTB üyesi
idiler. Ancak, 1965 yılındaki kongrede, Rasim Cinisli’nin seçimleri kazanarak
başkan olmasından sonra, daha önce üniversite içinde marjinal gruplar halinde
bir araya gelen milliyetçi gençlik burada toplandı. Bu kez, MTTB sağ görüşlü
öğrencilerin merkezi oldu.
Bunun üzerine, sol görüşlü
gençler,MTTB’den ayrılarak TMTF (Türkiye Milli Talebe Federosyonu) adı altında
yeni bir örgüt kurdular.
MTTB 1965 yılından itibaren, “FETİH
MİTİNGİ”, “PAKİSTAN MİTİNGİ” kendi misyonuna uygun eylemler düzenlemeye
başlamışlardır.
Üniversite öğrenci örgütlerinde sağ
ve sol görüşlü örgütlerin yarışı sürmekte iken, sağda ÜLKÜ OCAKLARI, sosyalist
görüşü benimseyen öğrenciler,
başlangıçta FİKİR KULÜPLERİ adı altında örgütlenmiş iken, daha sonra
DEV-GENÇ altında birleşmişlerdir. Deniz Gezmiş ve arkadaşları ise DÖB (Devrimci
Öğrenci Birliği) isimli bir örgütte birleşmişlerdir.
Bütün bu oluşumlar süregelmekte
iken, CHP içinde de bazı gelişmeler olmaktadır.1965 seçimlerinde başarılı olamayan
CHP içinde Bülent Ecevit önderliğinde, bir süredir “ORTANIN SOLU” olarak
dillendirilen düşünceler sistematik hale getirilmiş, Bülent Ecevit tarafından
kitap haline getirilmiştir. Buna paralel olarak, CHP gençlik kollarına üye
üniversite öğrencileri, bulundukları fakültelerde SDD’leri kurmaya
başlamışlardır. Daha sonra bu dernekler,
SDDF (Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu olarak örgütlenmişlerdir.
Bunların dışında da,öğrenci ve diğer
gençleri bünyesinde barındıran TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı)
bulunmaktadır.
Öğrenci
Dernekleri, esas itibarıyla sol görüşleri benimseyen TMGT çatısı altında
koordinasyon toplantıları yapmışlardır
68 ÖĞRENCİ HAREKETLERİ
O yılların en belirgin özelliği,
toplumsal hayattı gençliğin etkin ve öncü rolü üstlenmiş olmasıdır. Gençlerin
aynı zamanda örgütlü olduklarını da görmekteyiz. 1967 yılında, CHP Gençlik
Kollarına kayıt olmuştum. Bakırköy Gençlik Kolu Başkanı ve İktisatlılar SDD
kurucusu olarak, İstanbul’da Önemli
sayılabilecek bütün gençlik, öğrenci ve hatta işçi olaylarının içinde bulundum.
Bugün yaşadıklarımın özetini sizlere aktarmaya çalışacağım.
Esas itibariyle, pek çok müellif
tarafından ileri sürüldüğü gibi, özellikle zamanlama açısından Batı’dan
etkilenmişi olduğu kabul edilebilir. Ancak,bana göre 1968 yılı öğrenci
hareketleri, 1960 lı yılların başından itibaren, gençliğin toplum yaşamında
güçlü ve etkin bir süreç yaşaması ile bağlantılıdır. O yıllarda öncülüğünü
üniversitelerin yaptığı gençlik hareketlerinin toplumsal bir kabul gördüğünü de
söyleyebiliriz. Biz, Sosyal Demokrasi Dernekleri olarak, topluca köy
ziyaretleri yapıyorduk, sorunlarını dinliyor, tıp öğrencisi üyelerimizle sağlık
sorunlarına çözümler arıyor, fabrikalardan temin ettiğimiz ilaçları dağıtıyor,
ciddi bir sempati ile karşılanıyorduk.
Toplumu derinden etkileyen 68
Gençliğinin isyanının hedefinin Tükkiye’yi değiştirmek olduğunu rahatlıkla
söyleyebilirim.
Bir ütopya olarak değerlendirilse bile,
bizler, “DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE” istiyorduk. Çocukluk yıllarımızın Halkevleri,
Köy Enstütülerinde yetişen ailelerin çocukları olarak,”TOPRAK REFORMU”
“EĞİTİMDE DEVRİM” “MİLLİ PETROL” “İLAÇ SANAYİİNDE DEVLETLEŞDİRME” talep
ediyorduk.
Bu konudaki çözüm önerimiz ise,
2YÖNETİME KATILMA” şeklinde özetlenebilirdi.
Diğer yandan da, CHP iktidarı
tarafından kanunlaştırılan, işçi hakları nedeniyle canlanan ve örgütlenen işçi
hareketleri, grevler ve köylü direnişlerine destek veriyorduk.
Fakir Baykurt gibi devrimci
önderlerin yönettiği öğretmen sendikalarının faaliyetlerinden büyük ölçüde
etkileniyorduk.
Sanatta, kültürde, edebiyatta hemen
her alanda heyecan ve umut vardı.
6. FİLO PROTESTOLARI
Gençlik olaylarını konuşurken, 1968
lilerden bahsederken, 6. Filoya değinmeden olmaz. Dönemin en önemli
olaylarından birisi 6. Filo protesto gösterileridir.
O tarihlerde, ABD’nin Akdeniz’de
bulunan en güçlü askeri birliği 6. Filo idi.
Filo, devriye görevi çerçevesinde, Akdeniz limanlarını ziyaret eder,
gemide görevli askerler de ziyaret edilen ülke liman şehrinde izinli olarak
kenti ziyaret ederlerdi.
1967 yılında, İstanbul’u ziyaret
eden 6. Filo Dolmabahçe önlerinde demirlemiş ve Filo komutanı Taksim Atatürk
Anıtına çelenk bırakmıştır.
Filo ziyaretini öğrenen devrimci
gençler, çeşitli eylemlerle gemdin asker çıkışına engel olmuş, çıkan olaylar
üzerine Filo Komutanı karaya helikopter ile ulaşabilmiş, sonrasında da Filo
Türkiye’den ayrılmakzorunda kalmıştır.
Ancak 1968 yılında Filo yeniden
İstanbul’a gelmiş, bu kez gençlerle birlikte halkın da büyük tepkisi ile karşı
karşıya kalmış, Hükümet Filoya karşı eylemleri önlemek amacıyla askeri ve polis
güçleri ile uygulamalar başlatmıştır. Polisin,filoyu istemiyoruz diye gösteri
yapan İTÜ öğrencilerinin kaldığı yurda yaptığı baskın sırasında, VEDAT
DEMİRCİOĞLU isimli öğrenci pencereden atılarak katledilmiştir.
Bu olay, gençlerin, İstanbul
dışında, Ankara ve izmir’de de ABD ve askerlerine tepkilerinin artmasına neden
olmuştur.
Ankara’da PAN AMERİKAN HAVA YOLLARI,
AMERİKAN KÜLTÜR MERKEZİ, TULOG gibi kuruluşlar, Trabzon’da, AMERİKAN RADAR
ÜSSÜ, İzmir’de 6. FİLO ASKERLERİ gençlerin eylemlerine hedef olmuşlardır.
KANLI PAZAR
6.Filoyu protesto eylemleri giderek
yoğunluk kazanmış, 16 Şubat 969 günü Beyazıt’ta 6. Filoyu protesto için
sayıları onbinler ile ifade edilebilecek büyük bir kalabalık toplanmış, Miting,
daha sünra EPERYALİZME VE SÖMÜRÜYE KARŞI İŞÇİ YÜRÜYÜŞÜ ile devam etmiş, ancak bu arada dinci ve
gerici basında, Mehmet Şevki Eygi gibi yazarlar devrimci gençlik eylemlerine
karşı yazılar yazmakta, gericileri bu eylemlere karşı CİHAT başlatmaya davet
etmekteydiler. O tarihlerde yurt çapında örgütlü olan KOMİNİZMLE MÜCADE
DERNEKLERİ de, düzenlenecek mitinge
üyeleri SİLAHLARINI , YOKSA BALTALARINI
alarak devrimcileri durdurmak için çağıran bir bildiri yayınlamıştı.
Bu davetler meyvesini vermiş,
devrimci işçi ve gençlerin, emperyalizme ve sömürüye karşı başlattıkları eylem
mitingine katılan onbinler, Taksim Meydanına girerken, MTTB ve Komünizmle
Mücadele Derneklerinin silah ve balta ile donatarak Taksim Gezi Parkı içinde
topladıkları, bir grup gerici kalabalık,
yürüyüşe katılanlara ellerinde taş, çivili sopa gibi aletlerle saldırıya
geçtiler. Çıkan olaylarda Ali Turgut Aytaç isimli mühendis ile Duran Erdoğan isimli öğrenci iki genç
hayatını kaybetti. Ertesi gün yayınlanan gazete fotoğraflarından ise polisin
olayları önlemek için gerekli çabayı göstermediği anlaşılıyordu.
HAZİRAN 1968 OLAYLARI
Öğrenim döneminin bitmesine yakın,
sınav döneminde, Ankara Üniversitesi DTCF’de, Celal Kargılı önderliğinde
öğrenci hareketleri başladığında tarihler 10 Haziran’ı gösteriyordu.
Olaylar, 12 Haziran’da İ.Ü.Hukuk
Fakültesi’nde, “ÜNİVERİTE REFORMU” talebiyle boykot başlatıldı.
Öğrenci istekleri ile ilgili olarak
her fakültede komiteler kurulup, görüşmeler başlatılmak istenirken, o tarihe
kadar kendi aralarında bir militan grup olarak hareket etmekte olan Deniz
Gezmiş ve arkadaşları eylemin önderliğini üstlendi.
Başlangıçta,”sağ-sol yok. Boykot
var” sloganıyla başlayan hareket, İstanbul Fikir Kulüpleri denetiminde, sol ve
sosyalist eğilimlerin eylem birliği platformuna dönüştü. İşgal Komitesi
başkanlığına da Kemal Bingöllü getirildi. Diğer öğrenci liderleri olarak,
Bozkurt Nuhoğlu, Celal Doğan,Fahri Aral, Nalan Sakızlı gibi isimleri saymak
mümkündür.
İktidarda bulunan Süleyman Demirel
hükümeti olaylara son derece soğukkanlı ve ihtiyatlı yaklaşıyordu. Muhalefet
lideri, olayları yumuşatmak için “İşgal ile boykotun aynı şey “ olduğunu
söylüyordu.
Üç hafta süren işgal Rektör Ekrem Şerif Egeli’nin işgal komitesi
ile yaptığı bir toplantı sonunda kaldırıldı.
Esas itibariyle sol ve devrimci
görüşleri benimsemiş olan Sosyal Demokrasi Derneği üyesi bizler, eylemlerin
dışında kalmamaya ve fakat silah kullanılmasını, siddete başvurulmasını
önlemeye çaba gösteriyorduk.
Yine o tarihlerde, SDD olarak
düzenlediğimiz “SİLAH BIRAK” kampanyasına destek sağlamak için, CHP desteği ile
bastırılan on bin broşürün üniversitelerde dağıtımı sağlanmıştır
DİĞER ÖĞRENCİ HAREKETLERİ
68 kuşağı
öğrencileri sosyal ve kültürel bakımdan büyük birikime sahiptiler. Halk için,
demokratik bir düzen için çok çeşitli etkili eylemlerde bulundular.
Bunlardan önemli
bulduklarımızı şöyle sıralamak mümkündür;
Sokak
Tiyatroları: Başta DEVRİM İÇİN HAREKET TİYATROSU olmak üzere gençlerin
kurdukları gruplar, tiyatro oyunu şeklinde anlatmak istediklerini halka daha
iyi anlattıklarını düşünerek yüzlerce oyun sergilediler. Tiyatro grupları,
özellikle miting alanlarında, grevlerde geniş halk kitlelerine mesajlarını
ilettiler.
Boğaz
Köprüsü karşıtı kampanyalar, ZAP suyu
üzerine köprü yapımı gibi aktivitelerde bulundular.
İŞÇİ HAREKETLERİ
İşçilerin sendikal örgütlenme çerçevesinde,
Türk-İş’den ayrılarak, 1967 yılında kurulmuş olan DİSK çatısı altında
örgütlenmeye başlamalarını önlemek için, İktidar muhalefetle de anlaşarak, İş
ve Sendikalar Kanunlarında önemli değişiklikler yapan teklifleri 1970 yılında kanunlaştırmaya
başardı.Bu Yasa işçilerin örgütlenmesine ciddi kısıtlamalar getirmekteydi. DİSK
doğrudan kendisini hedef alan bu Yasalara karşı direnmek için eylemler
planladı.
İki yıldır İstanbul çevresindeki pek
çok fabrikada grev ve direnişler şeklinde eylemlerde bulunmakta olan işçiler, DİSK’in
çağrısına uyarak 15.Haziran.1970 günü, bulundukları bölgelerden üç kol halinde İstanbul
kent merkezine doğru yürüyüşe geçtiler.
Gebze ilçesinden başlayan yürüyüşe
E-5 üzerindeki fabrikalardan da büyük katılımlar oldu. Bu yürüyüş Göztepe’ye
kadar ulaştı. Bir başka grup ise, Beykoz-Paşabahçe güzergahından Üsküdar’a
kadar gelmişti.
İşçiler Bağdat caddesine ulaştığında
polisin ateşi ile karşılaştılar. Ölen ve yaralananlar oldu.
Avrupa yakasında ise, Bakırköy,
Topkapı, Gaziosmanpaşa’dan büyük işçi yürüyüşü başladı. 16 Haziran günü de
devam eden olaylarda, şehir dışından gelen gruplarla Topkapı’da buluşan işçiler, Sultanahmet
üzerinden Eminönü’ne kadar geldiler. Valilik köprüleri açmak suretiyle
işçilerin ilerlemesini engelledi. Zira, Levent ve Beyoğlu üzerindende büyük
işçi grupları hareket halindeydi. Eylemleri DİSK düzenlemiş olmasına rağmen çok
sayıda Türk-İş üyesi işçi de eyleme katılmış, toplam eylemci sayısının 70-80
bin dolayında olduğu tahmin edilmiştir.
Olaylar karşısında Hükümet çareyi
SIKIYÖNETİM ilan etmekte buldu.
Bunun üzerine aynı gün akşama DİSK
Genel Başkanı Kemal TÜRKLER, bir radyo konuşması ile EYLEMLERE SON
VERİLDİĞİNİ açıkladı.
Başkaca işçileri örgütleyecek
kuruluş olmadığından eylemler sona erdi.
Yıllar sonra,otoriteler bu konuda,
işçi sınıfının partisinin bulunmaması büyük eksiklikti şeklinde
değerlendirmeler yapmışlardır.